PHILIPS 27" 273G3DHSB/00 3D Monitör İnceleme

PHILIPS 27" 273G3DHSB/00 3D Monitör İnceleme.

TÜRK Bayrağının Şifresi

Bayrağımızın şifreleri neler, nasıl oluştu ve şifreleri neler...

Milli Tank Altay

Milli tank Altay'ın protipi tamamlandı .Altay hakkında detayları yazımızda bulabilirsiniz.

Twitter için 6 adet Uygulama?

Twitter kullanımını kolaylaştıracak 6 tane uygulama .

Apple vs Samsung

Apple cihazlarında kullanılan işlemcilere Samsung zammı !

Youtube'dan Kota Dostu Bir Yenilik

YouTube videoları belirli kıstaslara bağlı kalmakla birlikte bilgisayarlara indirilebilecek ve internet olmadan da izlenebilecek.

Video İndirme Programı

İzlediğiniz bir videoyu bilgisayara nasıl mı indireceksiniz cevabı bu yazımızda

Web Sitelerinin uzantılarında özgürlük

Bugünden itibaren web adresi son eki olarak neredeyse her kelimeyi almak mümkün olacak. Böylece '.com' ve '.org' gibi son eklere, '.elit', '.haber', gibi son ekler de katılacak.

Microsoft Multipoint Server 2011

Windows MultiPoint Server 2011 eş zamanlı olarak bir çok kullanıcının aynı bilgisayarı kullanmasını sağlar.

26 Temmuz 2011

Türkiye'nin uzay Programı

İşte Türkiye'nin uzay programı


Uzay teknolojilerine ayrılan kaynak 1.1 milyar dolar. Projeler ise 10 milyondan başlıyor 570 milyona dolara kadar çıkıyor.


Geleceğin en etkili silahı da, aracı da, hiç kuşkunuz olmasın uçaklardır. Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize mesajlar yollayacak. Bu mucizenin tahakkuku için iki bin yılını beklemeye hacet kalmayacak. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor…”
İnsan yapımı ilk uydu olan Sputnik (SSCB) fırlatılmadan 21 yıl önce, 1936’da sarf edilen bu sözler herhangi bir ABD’li ya da Avrupalı lidere veya bilim insanına ait değil… Eskişehir Tayyare Alayı’nı ziyareti eden Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri bunlar. Gazi, alayın onur defterine yazdığı bu satırları, “Bize düşen görev ise Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamaktır” temennisiyle noktalıyordu. İlk uydumuzun 1994’te fırlatıldığı, ilk uzay politikamızın 2005’te oluşturulduğu düşünülürse, bu nasihate ne kadar uyulduğunu tartışmaya bile gerek yok.
Ancak geleceğe dönük atılan adımları da küçümsemek haksızlık olur. Türkiye, her ne kadar yarışa son kulvardan dahil olsa da bugün performansını en üst düzeyde kullanıyor. Aslında ilk uydu maceramız hayal kırıklığıyla başlamıştı. 24 Ocak 1994’de Ariane 4 ile fırlatılan TÜRKSAT 1A, roketteki arıza nedeniyle 12 dakika 12 saniye sonra okyanus sularına gömülmüştü. Neyse ki sigortalıydı ve yerine TÜRKSAT 1B aynı yıl uzaya gönderildi. BİLSAT Projesi de bir parça hayal kırıklığı yaratmıştı. TÜBİTAK UZAY ve İngiliz SSTL işbirliğiyle geliştirilen BİLSAT 1 uydusu, 2003’te yörüngeye oturtulmuş ancak görev ömrünü üç yılda tamamlamak zorunda kalmıştı. Pil arızası nedeniyle enerji depolayamayan uydu, uzayda kaderine terk edilmişti.
Elbette iyi niyetli fakat ulusal bir program dahilinde olmayan ve sınırlı devlet desteğiyle yapılan girişimlerdi bunlar. Nihayet gerekli destek de bütçe de Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2005 yılındaki 11’inci toplantısında oluşturuldu. 2015’e kadar 1.1 milyar liralık bütçenin uzay teknolojileri için kullanılması öngörülüyordu. İşte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçim meydanlarında müjdelediği milli uydu projelerinin arkasında o kritik toplantı yatıyor. Türkiye bugün, hem askeri, hem sivil tüm kurumlarıyla bu hedefe odaklanmış vaziyette. Bu vizyonun ilk mahsulü sayılan TÜBİTAK UZAY’ın yer gözlem uydusu RASAT muhtemelen bu ay uzaya gönderilecek. Sırada ise Göktürk serisi askeri uydular ve TÜRKSAT’ın haberleşme uyduları var. Milli uydunun ardından yeni hedef ise fırlatma yeteneğine sahip olabilmek. İTÜ Uzay Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan bugün sadece ABD, Avrupa Uzay Ajansı-ESA (İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya), Rusya, Çin, Japonya, Hindistan ve İran’ın uydu fırlatabildiğini İsrail’in de bu kabiliyete sahip olduğunun tahmin edildiğini söylüyor.
İşte eskilerin deyimiyle 32 kısım tekmili birden Türkiye’nin uydu yol haritasının dünü, bugünü ve geleceği…
PROJE AŞAMASINDAKİ UYDULAR
GÖKTÜRK 3 Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın başlangıç aşamasındaki Göktürk 3 projesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonel faaliyetlerinin icrası için yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacının gece-gündüz her hava şartında karşılanması amacına uygun hazırlanıyor. TUSAŞ liderliğinde geliştirilmesi planlanan proje, bir adet SAR (Yapay Açıklıklı Radar) sensörü taşıyan uydu yapımını ve iki yer istasyonunun teslimini kapsıyor.
TÜRKSAT 5A TUSAŞ-TAI tesislerinde kurulacak Uydu Montaj, Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (UMET) TÜRKSAT 4A ve 4B projesine katılan Türk mühendisleri tarafından üretilecek. 2015 başlarında uzaya gönderilecek.
TÜRKSAT 5B Uydu Montaj, Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (UMET) yerli imkanlarla üretilecek. 2017 yılında yörüngeye fırlatılacak.
TÜRKSAT 5C UMET’te Türk mühendisler tarafından üretilmesi ve 2019 yılında uzaya fırlatılması öngörülüyor.
YÖRÜNGEDEKİ TÜRK UYDULARI
TÜRKSAT 1B 10 Ağustos 1994’te Ariene 4 roketiyle fırlatılan
TÜRKSAT 1B Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’yı kapsamına aldı. Fransız Alcatel Alenia Space Industries üretimi olan uydu 2006’da görevini tamamladı.
TÜRKSAT 1C 1996’da hizmete giren ve Türkiye, Avrupa ile Orta Asya’ya yönelik yayın yapan 1C de Alcatel Alenia tarafından üretildi. 10 Temmuz 1996’da fırlatılan ve 1062 kilogram ağırlığa sahip uydu ömrünü tamamladı.
TÜRKSAT 2A 10 Ocak 2001’de fırlatılan 2A, 2001 Şubat ayı itibariyle hizmet vermeye başladı. TÜRKSAT 1C ile aynı pozisyonda bulunan ve halen aktif durumdaki 2A, Ortadoğu ve Rusya’yı da içine alacak şekilde Avrupa’dan Orta Asya’ya kadar Türk TV yayınlarının izlenmesine olanak sağlıyor.
TÜRKSAT 3A Üretimine 10 Şubat 2006’da Alcatel tarafından başlanan 3A diğer uydulara oranla daha yüksek kullanım kapasitesine sahip. Halen aktif görevdeki uydu, hem haberleşme hem de Avrupa, Türkiye ve Orta Asya üzerinden doğrudan TV yayınları için kullanılıyor. 3A ile ayrıca telefon ve internet erişimi götürülemeyen bölgelere bu hizmetler sağlanıyor.
BİLSAT 1 Türkiye’de küçük uydu teknolojilerini başlatmak amacıyla yola çıkan TÜBİTAK UZAY ve İngiliz SSTL firmasının ortaklaşa ürettiği BİLSAT 1, 27 Eylül 2003’te fırlatıldı. Uydu 13.3 milyon dolara mal olurken görev ömrü kademeli olarak 15 yıl olarak planlandı. Ancak pil hücrelerindeki arızadan dolayı 2006’da operasyon sona erdirildi ve BİLSAT kaderine terk edildi.
ITUpSAT1 23 Eylül 2009’da Hindistan’dan uzaya gönderilen ilk Türk uydusu ITUpSAT1’in proje çalışmalarına 2005’te İstanbul Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK’ın desteğiyle başlandı. Eğitim amaçlı olarak küp uydu standardında (10 cm3) üretilen ITUpSAT1, 990 gram ağırlığında. Uydu 250 bin liraya mal olurken, projenin toplam maliyeti 1.5 milyon TL’yi buldu.
YAPIMI SÜREN UYDULAR
GÖKTÜRK 1 Proje sahibi: Savunma Sanayi Müsteşarlığı
Ana yüklenici: Telespazio (İtalya)
Yerli ana yüklenici: TUSAŞ
Yerli alt yüklenici: TAI, Aselsan, TÜBİTAK-UEKAE ve ROKETSAN
Tür: Keşif ve gözetleme
Bütçe: 250 milyon euro
Fırlatma tarihi: 2013-2014
Amaç: Coğrafi kısıtlama olmadan, gündüz şartlarında dünya üzerinde herhangi bir bölgeden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacına yönelik istihbarat amaçlı yüksek çözünürlüklü görüntü elde etmek.
Özellikler: 1 m²’den küçük alanları gözetleme kapasitesine sahip uydudan elde edilecek görüntüler istihbarat dışında ulaşım, çevre, ormancılık, afet yönetimi, doğal kaynakların gözlenmesi amacıyla da kullanılacak.
GÖKTÜRK 2
Proje sahibi: Milli Savunma Bakanlığı
Ana Yüklenici: TÜBİTAK UZAY ve TUSAŞ
Tür: Keşif ve gözetleme
Amaç: Türk Silahlı Kuvvetleri ile diğer kamu kuruluşlarının yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacının karşılanması.
Proje bedeli: 100 milyon dolar
Fırlatma tarihi: 2011-2012
Fırlatma Üssü: Çin
Özellikler: Yaklaşık 200 kilogram ağırlığında ve bir metreküp hacminde olması öngörülen Göktürk 2 uydusu, 2,5 metre çözünürlükte görüntü toplayacak. Yerden 700 kilometre yükseklikte yörüngeye girecek uydu her 93 dakikada dünyanın çevresinde bir tur atacak.
RASAT
Proje sahibi: Devlet Planlama Teşkilatı
Ana Yüklenici: TÜBİTAK UZAY
Tür: Yer gözlem
Proje bedeli: 10-14 milyon dolar
Fırlatma tarihi: 2011
Fırlatma Üssü: Rusya
Amaç: BİLSAT ile kazanılan bilgi ve beceriyi pekiştirmek amacıyla yola çıkılan proje kapsamında, Türkiye’nin uydu teknolojileri konusunda yetişmiş insan gücünün artırılması hedefleniyor. RASAT Uydusu’ndan ayrıca haritacılık, afet izleme, çevre ve şehircilik konularında faydalanılması planlanıyor.
Özellikler: Türk mühendislerce geliştirilen yeni modüllere sahip RASAT, Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk yer gözlem uydusu. Görüntüleme sistemleri 1 milyon 326 bin euro’ya Güney Koreli Satrec Inivatiative firmasına ihale edilen 93 kilo ağırlığındaki uydu, 700 kilometrede yörüngeye oturtulacak.
TÜRKSAT 4A
Proje sahibi: TÜRKSAT
Ana Yüklenici: Mitsubishi Electric (Japonya)
Tür: Haberleşme
Amaç: TÜRKSAT 4A ile C Bant ilk defa kullanılacak ve bu frekans bandında Afrika da kapsama alanında olacak. Bu sayede TÜRKSAT uyduları Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Çin’den sonra Afrika kıtasının da tamamını kapsayacak.
Bütçe: 571 milyon dolar (TÜRSAT 4B dahil)
Fırlatma tarihi: 2013
Fırlatma Üssü: Baykonur (Kazakistan)
Özellikler: 2 bin 340 Mhz band genişliğine ve 3 bin 800 kilogram kuru yük ağırlığına sahip Türksat 4A’nın, 30 yıl manevra ömrü bulunuyor.
TÜRKSAT 4B
Proje sahibi: TÜRKSAT
Ana Yüklenici: Mitsubishi Electric (Japonya)
Tür: Haberleşme
Amaç: TÜRKSAT 4B ile TV yayıncılığına ilave olarak Türkiye’nin karasal altyapı üzerinden internet hizmeti verilemeyen bölgelerine ve bazı komşu ülkelere uydu aracılığıyla ucuz geniş bant internet götürme imkânı elde edilecek. Hâlen TÜRKSAT 3A üzerinden sağlanan internet hizmeti, TÜRKSAT 4B ile yarı yarıya ucuzlayacak.
Bütçe: 571 milyon dolar (TÜRKSAT 4A dahil)
Fırlatma tarihi: 2014
Fırlatma Üssü: Baykonur (Kazakistan)
Özellikler: Yapımında Türk teknik elemanlarının da yer alacağı uydu, Mitsubishi Electric’in geliştirdiği DS 2000 platformu üzerinde inşa edilecek. Türksat 4B uydusu 3 bin 340 Mhz band genişliği ve 3 bin 900 kilogram ağırlığında olacak. 4B’nin de 30 yıl manevra ömrü olacak.
Uydu Montaj Entegrasyon ve Test Merkezi (UMET)
Proje sahibi: TUSAŞ
Amaç: Tasarımdan fırlatma aşamasına kadar yerli imkanlarla uydu montaj ve testlerinin gerçekleştirilmesi.
Bütçe: 100 milyon dolar
Tesis yeri: Gölbaşı (Ankara)
Özellikler: Uzay koşullarının simüle edileceği UMET, daha yerdeyken uydunun çalışacağından yüzde 100 emin olunmasını sağlayan bir dizi testin gerçekleştirileceği bir teknoloji merkezi olacak. GÖKTÜRK 1 Projesi kapsamında TUSAŞ tesislerinde kurulması ve 2012 yılında hizmete alınması planlanan tesiste aynı anda iki ayrı uydunun üretimi ve testi yapılabilecek. Hem askeri hem de sivil kurumlara hizmet verecek UMET’te ilk olarak Göktürk serisi uyduların montaj ve testleri gerçekleştirilecek. TÜRKSAT haberleşme uydularının geliştirilmesi ve entegrasyonu da Türk mühendisleri tarafından bu merkezde yapılacak.

Sinema olmayan illere bir yenisi eklendi

Türkiye'de sineması olmayan Tunceli, Bayburt, Şırnak, Ardahan ve Kilis illerine, Kırklareli de eklendi.


 Kırklareli'de, 11 yıldır 6 salonuyla faaliyet gösteren Cine Plaza perdelerini kapadı. Cine Palaza işletmecisi Gürhan Toker, Kırklareli halkının sinemaya ilgi göstermediğini ve uzun süre zararına hizmet verdiklerini söyledi.
Son bir yılda, sinemaya film izlemeye gelenlerin sayısının günlük 3 kişiye kadar düştüğünü anlatan Toker, şöyle konuştu:
''11 yıl önce sinemayı açarken çok heyecanlı ve mutluyduk. Kırklareli'de sinemayı açtığımızda 20 yıllık sinemasızlığa son vermiştik. Sinemada film izleme keyfini yaşatacağımızı düşündük. Bu hayalle 11 yıl Kırklareli'de hizmet ettik. Kırklareli halkı sinemasına sahip çıkmadı. Kısmet bu kadarmış, halk da hiç ilgi göstermedi. Sinemaya günde 3 kişi geliyordu. Bu rakamı şirketlere bildirdiğimizde, 'Kırklareli'ne filim vermeyelim' diyorlardı. Film şirketleri de inanmıyordu.''
'KORSAN ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR'
Sinemaya 1 milyon TL yatırım yaptığını bildiren Toker, ''Korsan başını almış gitmiş. İlgilenen, soran yok. Filim vizyona girmeden korsanı piyasaya çıkıyor. Herkesin elinde korsan'' şeklinde konuştu.
6 salonu olduğunu söyleyen Toker, ''Vizyona giren filmleri hemen alıyorduk. Bizim gençliğimizde sinema yoktu. Bunun hayaliyle Kırklareli'ne sinema açtık ama hayallerimiz gerçekleşmedi. İnşallah başka bir girişimci gelip yeniden sinema açar. Sinemanın kapasitesi bin kişi, temmuz ayı içerisinde yalnızca 250 kişi sinemaya gelmiş. Biletleri de diğer illere göre çok ucuz tutuk ama yinede insanları sinemaya çekemedik'' dedi.
Toker, elektrik ve çalışan gideri de eklenince, gelirin gideri karşılamadığını ifade ederek, yılda 5-6 ay da yaz sezonu olması nedeniyle iş olmamasının da önemli bir etken olduğunu söyledi.

15 Temmuz 2011

Berat Kandilimiz Mübarek Olsun

Berat Kandili Mesajı

Tarih: 14.07.2011

Cenabı Hakk’ın lütuf ve inayetiyle yeni bir Berat Kandilini daha idrak etmenin huzur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Berat gecesi de diğer mübarek gecelerimiz gibi gündelik hayatın akışı içinde bizlere varlığımızı yeniden gözden geçirme, muhasebe ve tefekkür etme imkânları kazandıran birer fırsat olarak değerlendirilmelidir. Biz bu geceler sayesinde zaman zaman ihmal ettiğimiz kulluğumuzun farkına varıyor, kendimize çeki düzen veriyor, Cenab-ı Hakk’la olan ilişkilerimizi yeniden tanzim etme fırsatı buluyoruz. Aldatıcı zevk ve hülyalar, ölçüsünü kaybetmiş yanlış arayışlar karşısında bizi Rabbimizle buluşturan bu geceler, hayatımızın bundan sonraki işleyişine bir düzen ve intizam kazandırmasıyla, iç bütünlüğümüzü güçlendirmesiyle birer rahmet kapısına dönüşmektedir. Esasen Berat gecesi de diğer gecelerimiz gibi her birimiz için birer, tefekkür, tezekkür ve yenilenme gecesidir.
Her yıl idrak ettiğimiz Berat Kandili, hem düşünce, tefekkür ve anlamlar dünyamıza hem de gönül dünyamıza üç şeyi kazandırır:
Berat Kandili, bize her türlü şer, kötülük, haksızlık ve adaletsizlikten beri olmayı, onlardan teberra ederek uzak kalmayı öğretir. Müslümanlar bu gecede kendilerini, hayatlarını, hayal ve beklentilerini adeta yeniden tasnif edip planlayarak, onları Kur’an ve sünnet ölçüleri içinde bir kere daha gözden geçirerek aslında gerçek mü’min olma ve rıza-yı Bâri’yi kazanma yolunda kayda değer mesafe kat etme imkânına sahip olurlar.
Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, kendimize, ailemize, din kardeşlerimize, yaratılıştan kardeşlerimize ve tüm kâinata karşı affedici, onarıcı ve bağışlayıcı olmayı öğretir. Berat, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yaradan’ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür.
Berat Kandili, arzularımızın, tutkularımızın, bencilliklerimizin egemenliğinden, esaretinden kurtularak gerçek özgürlük beratımıza nasıl kavuşacağımızı öğretir. Bizi günahla buluşturan her türlü bağdan kurtulmak, bir şekilde ruhumuza sızmayı başarmış şer ve mefsedetten azad olmak, şeytanın her türlü oyun ve desiselerine karşı dirayet kazanma konusunda bize kalıcı, geliştirici bir bilinç kazandırır. Nefis ve şeytana ve onların hilelerine karşı her zaman yüksek bir teyakkuzda olmayı hatırlatır.
Bu gece vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, “insanlık için gönderilmiş hayırlı bir ümmet”in bireyleri olarak her birimize yüksek sorumluluklar düşmektedir. Etrafımızda olup bitenlere karşı duyarsızlığımızı sürdürerek, bizi sürekli kuşatan tuğyana karşı mütemadiyen kayıtsız kalarak salih bir mü’min olma iddiasını korumamız mümkün değildir. Bu gecelerde adaletsizliklere, ikiyüzlülüklere, insanı baştan çıkaran ve onu Rabbinden uzaklaştıran iğvalara karşı gerekli duyarlılıklarla donanarak dua ve niyazlarımızı bir özgürlük beratıyla taçlandırmak durumundayız. Bu geceler bize, hem Müslümanların karşılaştıkları ağır ve çekilmez acılardan kurtulma yolları hakkında düşünme hem de zaman zaman yersiz ve temelsiz hedefler adına Müslümanların birbirlerine reva gördükleri sıkıntıları sorgulama imkânı vermelidir. Bugün artık insanlığın topyekûn yaşadığı manevi kayıplar üzerine düşünmek de her Müslümanın asli görevleri arasında yer almalıdır
Allah’a derin bir içtenlikle yöneldiğimiz bu gecede rahmet ve merhametin sahibi olan Yüce Rabbimizden af ve mağfireti öğrenmeliyiz. Bu duygu ve düşünceler içinde başta aziz milletimiz olmak üzere tüm İslâm âleminin mübarek Berat gecesini kutluyor; feyz ve bereketinden hepimizin istifade etmesini, Berat gecemizin gerçek beratlarımıza vesile olmasını, hepimize mübarek Ramazan ayına arınmış gönüllerle, günah yüklerimizden berat etmiş olarak girmeyi nasip etmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ  
Diyanet İşleri Başkanı

13 Temmuz 2011

İki başlı yılana ziyaretçi akını


Hayvanat bahçesinde halka gösterilmeye başlayan iki başlı kral yılanına ilgi büyük.



Ukrayna'da bulunan iki başlı yılan bir hayvanat bahçesinde halka gösterilmeye başlandı.
California Kralyılanı'nın iki kafası bulunuyor ve her iki beyin ayrı ayrı düşünüyor, tepki veriyor ve iki ayrı ağızdan yemek yiyor. Ancak birinin diğerine göre daha pasif olduğu belirtiliyor.
Hayvanat bahçesinin çalışanlarından biri, yılanı beslerken biri diğerini ısırmasın diye iki kafa arasında engel koyduklarını söyledi.


Yılan, Kırım'daki "Skazka" adlı hayvanat bahçesinde eylül ortasına kadar meraklıları tarafından görülebilecek.

3 aylıkken sesteki duyguları seziyoruz

Bebekler üzerindeki bir araştırma farklı seslere insan beyninin gösterdiği tepkinin çok erken başladığını ortaya çıkardı.


Londra'daki King's College Psikiyatri Enstitüsü'nden araştırmacılar, uyuyan 3 aylık 21 bebek üzerinde yaptıkları elektronik tarama sırasında bebeklerin beyninin farklı seslere göre değişik tepkiler gösterdiğini belirledi.
Daha önceden, insan beyninin ses ve duyguları ne zaman "işleme koymaya başladığı" fazla bilinmiyordu. Bilim adamları bu araştırmayla otistik olan ve olmayan beyinlerin nasıl geliştiğini öğrenmeyi umuyorlar.
İşlevsel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) ile bebeklerin, su akışı veya oyuncak sesi gibi arka plandaki seslerin yanı sıra, gülme, ağlama gibi "duygusal sesler"e verdikleri tepkiler kaydedildi.

İnsan sesi kayıtları çalındığında, bebeklerin beyinlerindeki temporal korteksin, tıpkı yetişkinlerin beyinlerinde olduğu gibi harekete geçtiği görüldü. Beynin bu bölgesinin, olumsuz ya da üzücü seslere kuvvetli tepki gösterirken, nötr ve sevinçli sesler arasında bir ayrım yapmadığı gözlendi.
King's College'da görevli Prof. Declan Murphy, "Bu buluş, bebek gelişimini anlamamızda önemli bir ilerleme sağlayacak." dedi. Prof. Murhpy, BBC'ye yaptığı açıklamada, beynin nasıl çalıştiğını saptamanın, nerelerde hata yaptığının anlaşılmasına yardımcı olacağını söyledi.
University College London'da çalışan Dr. Evelyne Mercure de, bulguyu, "Beyindeki özel bölgelerin çok erken yaştan itibaren varolduğunu göstermek açısından ender bir veri." diye niteledi.
Tıbbî araştırmacılar, kardeşleri otistik olan ve kendilerinde de otizmin gelişmesi olasılığı bulunan bebeklerin beyinlerini de taramadan geçirerek farklılıkların ne zaman saptanabileceğini inceliyorlar.
(www.ntvmsnbc.com)

11 Temmuz 2011

Osmanlı’nın Wikileaks belgeleri

Dünyayı sarsan Wikileaks belgelerinden hareket eden araştırmacı Muhammet Safi, Osmanlı arşivlerinde yaptığı çalışma sonucunda, “Osmanlı Elçilerinin Wikileaks Raporları” adlı kitabı yazdı. Amerika’nın bürokratları tarafından bazı devletler hakkında kaleme alınan binlerce belgenin artçıları sürerken, yayımlanan bu kitapta, Osmanlı’dan yabancı ülkelere giden elçiler tarafından kaleme alınmış geniş kapsamlı elçilik raporlarından bazıları sunuluyor. İşte Osmanlı elçilerinin Wikileaks belgelerinden ilginç anektodlar...

FRANSA

Bizim çorbacıdan da ahmaklar

Halet Efendi, 1802-1806 yılları arasında daimi elçi olarak Fransa’da bulundu. İşte Fransa izlenimleri: “Frengistan, Allah hakkı için methettikleri gibi değildir. Akıl ve dirayetleri bakımından ehl-i İslam’la farkları bizim kayıkçılarla katiplerimizin farkı kadar. Hileleri ve politikaları gayet kaba, daha niyet etmeden evvel nereye yönelecekleri anlanır. Bu üstünlükleri ancak bizdeki gayretsizlikten ileri geliyor. Yoksa ne bizim gibi kahraman askerleri var ne de bizim vezirlerimiz gibi vekilleri var. Şu bizim topçu çorbacıları onlardan çok söz anlar. Bu akılda herifler, böyle acayip hayvanlar gibi asker ile bize galip olsunlar. Bu, insanın içinin yağını süzüyor.

Fransa’nın efendisi kadınlar

Fransa’da görev yapan bir diğer elçi Yirmisekiz Mehmed Çelebi Efendi idi. Mehmet Çelebi, Fransa izlenimlerini şöyle anlatıyor: “Fransa memleketinde kadınların itibarı erkeklerden üstündür. İstediklerini yaparlar, diledikleri yere giderler. Burada kadınların sözü geçer... Kadın ve erkek kimi ziyaret, kimi seyretmek maksadıyla, yemek yediğimizi görmeyi pek isterler idi. Rica edenleri defedemeyip çaresiz izin verdik. Onlar yemek seyretmeyi adet edinmişler. Kral yatağında nasıl yatar, nasıl kalkar ve nasıl giyinir, seyr ü temaşa ederlermiş.

Kralın sümbül saçlarını okşadık

Fransa Kralı XV. Louis çocuk denecek yaştadır. Mehmet Çelebi saraya gider, kralın huzuruna çıkar. İzlenimleri şöyledir: “Kralın lalası bizi görünce tahtından inip bize doğru döndü, buluştuk. “Kralımızın güzelliğine ne dersiniz” diye sordu, “Maşallah” dedik. “Henüz onbir yaşında, dört aylıktır” dediler. “Şimdi bu boyu posu ile hiç güzel olmaz mı? Hem saçları da takma değildir, bakın” diye kralı tutup arkasını çevirdi. Biz o sümbül saçları elimizi sürüp okşadık. Hakikaten sırma teli gibi düz ve beline kadardı. “Kral, beğendiniz mi?” diye sual eyledi. Biz de “Allah mübarek etsin” dedik.

RUSYA

Veled-i zina

Rusya’da elçilik yapan Nişli Mehmed Ağa, Sefaretnamesinin bir bölümünde kendilerine verilen Rus tercümandan şikayet eder. Adamın adı Antonaki’dir. Elçiden sık sık olmadık isteklerde bulunduğu için ondan hoşlanmaz. Mehmet Ağa’nın onun şahsında onu görevlendirenleri ima ederek söylediği “veled-i zina” tabiri, tarihi bir bilgi olarak kaynaklara geçmiştir.

Moskof elçisi kalın kafalıdır

Mehmet Emin Paşa 1740-1742 yılları arasında elçi olarak Rusya’da bulunur. 1739’da biten büyük ve zorlu savaştan sonra Rus ve Osmanlı savaş esirlerinin mübadelelerinin yapılacağı yer konusunda iki taraf bir türlü anlaşamamışlardı. Mehmet Emin Paşa, bu görüşmeleri yürüten Rus elçisinin takındığı tavrı “Moskof elçisinin son derece cahilliğinden ve kalın kafalılığından dolayı hileye saptığı” şeklinde mektubunda anlatır.

Ruslar yalancı ve hilekârdır

Mehmet Emni Paşa, Rus hariciyesini şöyle eleştirir: “Çar Petro’nun, Rus adetlerini terk edip de Avrupa tarzı diplomasiyi benimsemesinden sonra Rus hariciyesi, başarıyı hileyle elde edeceğini sanıyor ve böyle davranıyor. Bundan dolayı da savaş hakkında yalan yanlış bilgi veriyorlar.”

Meraklı Çariçe gözetlemede

Yemekte Çariçe gizlice Osmanlı elçisini süzer, Mehmed Emin Paşa bunu şöyle anlatır: “Rus başvekilinin sır katibi gelip “başvekilin bize ziyafet vermek istediklerini” söyledi. Bütün heyetimizle Çar Sarayı’ndaki davete icabet ettik. Sır katibinin işaretiyle Çariçe’nin bizi gizlice izlediğini gördüm. Yemekten sonra da sarayın bahçelerini gezdik. Askerler gösteri yaptılar ve hünerlerini gösterdiler. Acem diyarından getirdikleri fili de oynattılar.”

Emzikli fahişelerin çocukları

Rusya’da görev yapan bir diğer Osmanlı elçisi Necati Efendi, Çariçe tarafından kurulan bir yetimhane hakkında şunları yazar:
“Bu karhanede (işyeri) askerler tayin edilmiş ve karakol vardır. Bu işyerinde emzikli fahişeler oturmaktadır. Dışarıda olan fahişelerin çocukları olur ise işyerine bırakırlar ve karşılığında da iki yüz akçe alırlar. Toplanan çocuklar 5-6 yaşında oldukları zaman papazlar okuma, yazma öğretirler ve oyunculuk eğitimi alırlar. Bunlar ergenleşince erkekleri askeriyeye, kızları ise saraya götürülür. Bu şekilde 5-10 senede pek çok çocuk elde edilir.”

4 Temmuz 2011

Potanın Perileri, final maçında Rusya'ya 59-42 mağlup oldu.

Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası Finali'ne kadar yükselerek tarihi bir başarıya imza atan Potanın Perileri, final maçında Rusya'ya 59-42 mağlup oldu.

Milli Takım maça savunmada iyi başladı. Ancak Rusya'nın uzun pivotlarının aldığı hücum ribaundlarına engel olamayan Türkiye, 7-0'lık bir seriye engel olamadı ve 5. dakikayı 9-5 geride geçti. Rus hücumlarını bir türlü engelleyemeyen milliler, Arteshina ve Stepanova'nın skorer oyununu durduramadı ve ilk periyodu 19-8 geride kapattı.
Diğer maçların aksine dış atışlarda çok kötü bir yüzde yakalayan Periler, ikinci çeyreğin başında güçlü rakibi Rusya karşısında 16 sayı geriye düştü. Daha sonra Birsel Vardarlı ve Şaziye İvegin ikilisiyle toparlanan Potanın Perileri, devrenin son dakikalarında 8 sayıya kadar indirdi ve durumu 28-20'ye getirdi. Rusya, ilk yarıyı da 33-23 önde kapattı.
İkinci yarıya Periler çok iyi başladı. Sert savunma yapan Milli Takım, hücumda da yüzdeli şut atarak farkı bir ara 5 sayıya kadar indirdi. Fakat Rusya'nın fizik olarak üstün oyuncuları, yeniden maça ağırlığını koydu. Özellikle Stepanova ve Danilochkina'nın hücumları, farkın yeniden açılmasını sağladı. Üçüncü çeyreğin kalan dakikalarında rakibine fazla direnemeyen Türkiye, son periyoda 46-33 geride girdi.
Son çeyrekte yorgunluğun da verdiği etkiyle rakibi karşısında varlık gösteremeyen milliler, farkın sürekli açılmasına engel olamadı. Son 5 dakikaya 55-34 geride giren Potanın Perileri, salondan da 59-42 mağlup ayrıldı ve gümüş madalya ile yetindi.
NEVRİYE TURNUVANIN EN İYİ BEŞİNE SEÇİLDİ
Bu arada, ikinci olarak gümüş madalya kazanan milli takım, 2012 Olimpiyat Oyunları'na katılabilmek için elemelerde mücadele etme hakkını elde etti.
Öte yandan, A Milli Kadın Takımı'nın tecrübeli pivotu Nevriye Yılmaz, Kadınlar Avrupa Şampiyonası'nın en iyi beşine seçildi. Milli oyuncu Nevriye Yılmaz ile birlikte Rusya'dan Maria Stepanova ile Elena Danilochkina, Çek Cumhuriyeti'nden Eva Viteckova ve Hırvatistan'dan da Sandra Mandir en iyi beşte yer alan isimler oldular.
Diğer yandan karşılaşmayı, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Turgay Demirel, TBF Yönetim Kurulu Üyeleri ve yetkilileri, kulüp temsilcileri, eski milli basketbolcular ve Ümit Milli Kız Takımı izledi. Avrupa;nın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye'den gelen 1 bine yakın Türk taraftar da milli takıma destek verdi.
TÜRKİYE: 42-RUSYA: 59
Salon: Atlas Arena
Hakemler: Anguel Miguel Perenz (İspanya), İvo Dolinek Çek Cumhuriyeti), Aleksandar Gyısıc (Sırbistan)
Rusya: Arteshina 5, Popova 2, Kuzina 6, Danılochkina 12, Korstin 3, Stepanova 18, Osipova 6, Sapova 4, Abrosımova, Vidmer 3
Türkiye: Tuğba Palazoğlu, Seda Erdoğan 2, Birsel Vardarlı 10, Nevin Kristen Nevlin 5, Gülşah Akkaya 1, Işıl Alben 8, Nevriye Yılmaz 6, Yasemin Horasan, Şaziye İvegin 7, Bahar Çağlar 3
1. periyot: 8-19
Devre: 33-23 (Rusya lehine)
3. periyot: 34-46
( ntvmsnbc.com)

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More